Türkiye’de ERP üreticileri beklentilerine ulaştı mı? (Bilişim Pazarını uzun süredir takip ediyorsunuz)
Türkiye’de ERP üreticilerinin beklentilerine ulaşıp ulaşmadığını değerlendirmeden önce bu kavramın ne kadar anlaşıldığı sorusuna yanıt bulmamız gerekiyor. ERP konusu uzun yıllar ülkemizde sadece muhasebe yazılımı olarak algılandı. Yapılan yatırımlar, çok uluslu markaların pazara girmesi ve tanıtım aracı olarak basını da kullanmaya başlayınca ERP nedir sorusunun yanıtı bir nebze de olsun verilmiş oldu. Öte yandan gelişim süreciyle birlikte hayatımıza giren ERP 2 ya da ERP + ve Mobil ERP kavramlarıyla birlikte bu konu pazarda iyice yerleşmiş oldu. Tekrar soruya dönecek olursak bu süreç içinde ERP üreticilerinin kanal yapılarını da oturtarak artık başarılı işlere imza attıklarını görüyoruz. Buradaki tek eleştirim hala müşterinin ihtiyacına göre şekillenen ürün ve çözümler yerine “bizdeki ürün budur” al-kullan mantığıyla hareket eden büyük üreticiler. Türkiye’nin dinamiklerine bakılarak bu mantık da düzeltilebilirse herhangi bir sorun kalmayacaktır.
BMD Başkanı ve BThaber Genel Yayın Yönetmeni Fatih Sarı |
Bu sorunun yanıtı aslında ilk soruda gizli. ERP üreticilerinin basını hem haber hem de reklam mecrası olarak kullanmasıyla bu alandaki pazarlama ihtiyacı karşılanmaya başladı. Üreticilerin kendi ölçeklerine göre İstanbul ve Anadolu şehirlerinde gerçekleştirdikleri etkinlikler de önemli bir seviyeye ulaştı. Tabii ki bu etkinlikler uluslararası etkinliklerle kıyaslandığında ölçek olarak küçükmüş gibi görünse de ülkemizin gerçeklerini de göz ardı etmemek gerekiyor. Pazarlamada temel farka gelince de yine daha önce söylediğim müşterinin ihtiyacına uyan ürünler vizyonunun devam ettirilmesi bence. Burada yapılması gereken en büyüğünden en küçüğüne kadar bütün ERP üreticileri bunu bir ilke olarak benimsemeli ve pazarlaması bu yönde yapmalı.
Yurtdışına açılan veya açılacak ürünlerin pazardaki şansı nasıl artırabilir sizce? Şuan yurtdışı pazarlarda gözlemlediğiniz kadarıyla ne durumdayız?
Biliyorsunuz mevcut siyasi irade 2023 vizyonunu güncelledi ve bilişim sektörünü kalkınmada öncelikli sektörler arasında ilk sıraya oturttu. Bunun için de çeşitli destek kararları alındı. Türkiye’nin ürettiği teknolojiye baktığımızda üretimin yazılım tarafında yoğunlaştığını görüyoruz. Yazılım tarafında mobil uygulamalar ve ERP en başarılı olduğumuz alanlar. 2011 yılında Hannover’de gerçekleştirilen CeBIT fuarının partner ülkesi Türkiye idi. Bu organizasyona katılan şirketlerimiz Avrupalı alıcılardan yoğun talep gördü. Bu da bize gösteriyor ki yazılımlarımız kalite anlamında yurtdışı örneklerle birçok alanda yarışabilir durumda ve yerel özellikler tarafında da avantajlı. Burada yapılması gereken pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinin artırılması ve yurtdışındaki kritik önem taşıyan fuar ve etkinliklere katılmak olarak özetlenebilir.
Bize kendinizden bahseder misiniz?
1973 yılında doğdum. İlk ve orta öğretimi İstanbul’da tamamladıktan sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Sinema Televizyon bölümünü bitirdim. Gazetecilik mesleğine 1995 yılının sonunda Milliyet gazetesinde ekonomi muhabiri olarak başladım. 1998 yılında InformationWeek ile de tam zamanlı teknoloji yazarı oldum. 2001 yılındaki krizle Star gazatesindeki teknoloji editörlüğünden ayrılarak çeşitli ajanslarda sırasıyla IBM Türk ve Koç Bilgi Grubu şirketlerine basın danışmanlığı yaptım. 2004 yılında Teknoloji Televizyonu için Teleport isimli bir teknoloji programı hazırlayıp sundum. 2005 yılında haber müdürü olarak dahil olduğum BThaber’de Genel Yayın Yönetmeni olarak çalışmaya devam ediyorum. 2007 yılında başkan yardımcısı olarak yönetimine girdiğim Bilişim Muhabirleri Derneği’nin de 2009 yılında bu yana Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürüyorum. Evliyim, Kartal isimli bir erkek çocuk babasıyım.
Teşekkürler,